Kışın olması ve Katar'da olması gibi rezaletleri unutturacak lezzette bir turnuvaydı. Yine de Brezilya - Arjantin, İspanya - Portekiz ve Fransa - İsp/Por Galibi eşleşmelerinden mahrum bırakıldığımız için öfkeliyim bir nebze. Kolay çalınan penaltılar da seyir zevkinin yer yer içine etti. Final maçı ise tartışmasız tarihin en iyisiydi.
Arjantin & Messi hikayesi çok değerli. Büyüklerimizin hep övüne övüne anlattığı, orada olmadığımız ve canlı izleyemediğimiz için bize nispet yaptıkları masalsı Maradona '86 hikayesine bir kardeş geldi. Çoluk çocuk çatlatırız artık amca olunca Messi şöyleydi böyleydi diye. Kolay olmadı ama kolay olmayınca daha akılda kalıcı oldu.
Dünya Kupaları futbolun kurallarını değiştirmeleriyle de meşhurdur. Oyunu gerekirse 15 dakika uzatma kararını selamlıyor, yetkilileri alnından öpüyorum. Yarı otomatik ofsayt sistemi de kusursuz. Fakat ucuz çalınan penaltılar beni endişelendirdi çünkü turnuvada bu konuda bir standart oturtulamadı.
Son olarak, Euro 21 de böyleydi, ulusal takım futbolunun kulüp takım futbolu seviyesine yaklaştığını gözlemliyorum. Eskiden turnuvalarda bu oyuncular birbirleriyle uzun süre geçirmediği ve hocaları elde ne varsa ona göre derme çatma bir sistem kurduğu için biraz daha kaotik oyunlar izlerdik sahada -- ki onun da yeri ayrıdır -- ancak artık oyuncuların birbirleriyle çok daha uyumlu olduğunu görüyorum sahada.
Korkak hocaların sonuca gidememesi ise ayrıca sevindirici bir gelişme idi. Hollanda, İngiltere, Danimarka, Belçika, Portekiz ve Uruguay kadrolarına korkak hocaları yazık etti. Döşamp'ın prangasına ve sakatlık krizine rağmen buraya kadar gelen Fransa'nın oyuncu havuzu ise ürkünç. En az 3-4 turnuva daha favori olacaklardır.