"Ben reisliği topu yağlayıp şişirmekle almıştım. Topumuza evladım gibi bakardım. Zaten varımız yoğumuz da toptu."
"Mektebe gelirken, domuz sokağından geçer, domuz yağı alırdım. Topu onunla yağlar, şişirirdim; yamasını yeni pabucumdan kesmiştim. Bunu gören arkadaşlar, bana hepimizden fazla paye vermişlerdi. Yani o zaman reisliğe ve diğer vazifelere payeyi, en çok çalışan kazanırdı. Cevdet de ikinci reisliği formaları yıkadığı için almıştı."
Galatasaray ruhunun şifresi bu satırlarda gizlidir. Bugün dünyanın sayılı kulüplerinden biri olan Galatasaray'ın stadına adını veren, kulüp tarihinin bir numaralı şahsiyeti olan Ali Sami Yen'i, Galatasaray'ı kuran genç öğrenci topluluğunun lideri yapan şey güç, otorite yada servet değil; emektarlık, fedakarlık, sahiplenme ve sorumluluk bilincidir.
Tüm bunların yanında liderliği Ali Sami Yen almamıştır, yaptıklarını gören arkadaşları onun lider olmasına karar vermiştir. Bu da Galatasaray'ın mayasında bulunan demokrasi kültürünün camia için ne kadar asli ve yaşamsal olduğunun önemli bir göstergesidir.